24 Aralık 2008 Çarşamba

Saracoğlu anılacak!

Saracoğlu anılacak!

Eski Başbakan ve Fenerbahçe Kulübü başkanlarından merhum Şükrü Saracoğlu, vefatının 55. yılında, 27 Aralık Cumartesi günü Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında anılacak. 

Fenerbahçe Kulübü'nden yapılan açıklamada, 1953 yılında vefat eden Saracoğlu için, cumartesi günü saat 14.00'da kabri başında tören düzenleneceği bildirildi. 

Fenerbahçe Kulübü'ne yaklaşık 20 yıl süreyle başkanlık yaparak kulüp tarihine geçen, stada adı verilen Saracoğlu için yapılacak törene, yönetim kurulu üyeleri, yüksek divan kurulu yönetimi, kulüp üyeleri, ailesi ve yakınlarının katılması bekleniyor.


Fener'e yeni Fenerium!

Fener'e yeni Fenerium!

Fenerbahçe Kulübü'nün lisanslı ürünlerinin satıldığı Fenerium mağazalarının bir yenisi, 24 Aralık Çarşamba günü İstanbul'da açılacak. 

Şehrin Avrupa yakasının en büyük Fenerium'u olduğu belirtilen Bahçeşehir 3. Cadde'deki mağazanın açılışına, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve futbolcuların da katılacağı bildirildi. 

Bahçeşehir'deki açılış saat 15.00'de yapılacak.


Fener istiyor ama..!

Fener istiyor ama..!

Fenerbahçe, Ankaragüçlü Gökhan Emreciksin'den sonra Ankaraspor´un başarılı futbolcusu Özer için resmi görüşme yaptı.

Ankaraspor’un başarılı futbolcusu Özer’in transferi için ilk resmi görüşmeyi Başkanvekili Nihat Özdemir’in yaptığı öğrenildi. 

Başkent ekibinin futbol şube sorumlusu Ahmet Gökçek’e “Özer’i satmayı düşünüyorsanız, almak istiyoruz” diyen Özdemir’in, “Size hayır demeyi hiç istemem ancak planlarınızı Özer’siz yapmanız gerek. Özer’i hiç bir şekilde satmayacağız” yanıtı aldığı belirlendi. 

Görüşmede bonservis ücretine dair tek kelime edilmediği de bildirildi. Bu gelişmeye rağmen, Özer’i almakta ısrarcı olan yöneticilerin, bu transferi bitirme uğraşı verdikleri belirlendi.

İlk yarının hakem raporu!

İlk yarının hakem raporu!

Turkcell Süper Lig'de 2008-2009 sezonunun 16 haftalık ilk bölümünde yapılan 144 maçta, 23 hakem görev yaptı. En fazla görev verilen hakemler, 10'ar maçla Fırat Aydınus ve Cüneyt Çakır oldu. 

AA muhabirinin belirlemelerine göre, 16 hafta süren ilk bölümde, 10'ar maç yöneten Fırat Aydınus ve Cüneyt Çakır'ı, 9'ar maçla Hüseyin Göçek ve Yunus Yıldırım izlediler. 

İlk bölümde en az görev alan hakemler ise 1'er kezle Gökhan Güneşer ve Taner Gizlenci ile 2 maç yöneten Serkan Çınar'dı. 

Bu sezon Turkcell Süper Lig hakemi kategorisinde yer alan 16 hakeme ise ligde maç yönetme görevi verilmedi. Bu hakemlerden Çağatay Şahan, Hüseyin Sabancı, Mustafa İlker Coşkun, Mürvet Sezer, Nihat Akman, Özgür Yankaya ve Zafer Demir ise yalnızca Fortis Türkiye Kupası maçlarında görev aldılar. 

Hakemler arasında toplamda ve kırmızı kartta rekortmen Cüneyt Çakır oldu. Çakır, yönettiği 10 maçta, 47 sarı, 10 da kırmızı olmak üzere toplam 57 kartla, kırmızı ve toplam kart kategorilerinin 2'sinde başı çekti. Ligde Çakır'dan sonra toplam 54 kartla (48 sarı-6 kırmızı) Fırat Aydınus, toplamda 2. sırada yer alırken, en fazla sarı kart gösteren hakem olarak gözüktü. 

Cüneyt Çakır ayrıca, Suat Arslanboğa ile birlikte 5'er penaltıyla en fazla penaltı kararı veren hakemdi. 

3. haftadaki Galatasaray-Antalyaspor maçında 12 kart gösteren Bülent Yıldırım, Gaziantepspor-Ankaragücü maçında 10 kart gösteren Cüneyt Çakır, 10. haftadaki Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde de 10 kart çıkaran Hüseyin Göçek, bir maçta cebinden en fazla kart çıkaran hakemler oldular. 

Öte yandan, 4. haftadaki Ankaragücü-İstanbul Büyükşehir Belediyesi maçında Yunus Yıldırım, 16. haftadaki Hacettepe-Kayserispor maçında da İlker Meral, kartlarını hiç kullanmazlarken, penaltı kararı da vermediler. 

Ligin ilk bölümünde yönettiği maçlarda en fazla gol olan hakem ise Bünyamin Gezer'di. Gezer'in yönettiği 8 maçta fileler 33 kez havalandı. 

Turkcell Süper Lig'de 2008-2009 sezonunun ilk 16 haftasındaki 144 maçta görev alan 23 hakemin yönettikleri maç, gösterdikleri kart, verdikleri penaltı ile görev aldıkları maçlarda atılan gol sayıları şöyle: 

Abdullah Yılmaz (4): 22 sarı kart, 1 penaltı, 8 gol 
Aytekin Durmaz (7): 25 sarı, 1 kırmızı kart, 1 penaltı, 21 gol 
Bülent Yıldırım (6): 36 sarı, 4 kırmızı kart, 14 gol 
Bünyamin Gezer (8): 29 sarı, 2 kırmızı kart, 2 penaltı, 33 gol 
Cüneyt Çakır (10): 47 sarı, 10 kırmızı kart, 5 penaltı, 29 gol 
Deniz Çoban (6): 28 sarı, 2 kırmızı kart, 12 gol 
Fırat Aydınus (10): 48 sarı, 6 kırmızı kart, 2 penaltı, 28 gol 
Gökhan Güneşer (1): 6 sarı kart, 1 gol 
Hakan Özkan (5): 15 sarı kart, 1 penaltı, 10 gol 
Halis Özkahya (6): 24 sarı, 1 kırmızı kart, 4 penaltı, 17 gol 
Hüseyin Göçek (9): 41 sarı kart, 21 gol 
İlker Meral (7): 18 sarı, 2 kırmızı kart, 1 penaltı, 22 gol 
Koray Gençerler (5): 27 sarı, 1 kırmızı kart, 9 gol 
Kuddusi Müftüoğlu (7): 28 sarı, 2 kırmızı kart, 2 penaltı, 20 gol 
M. Kamil Abitoğlu (7): 30 sarı, 4 kırmızı kart, 2 penaltı, 19 gol 
M. Selçuk Dereli (8): 44 sarı, 1 kırmızı kart, 1 penaltı, 18 gol 
Özgüç Türkalp (6): 23 sarı, 3 kırmızı kart, 15 gol 
Serkan Çınar (2): 9 sarı kart, 1 penaltı, 6 gol 
Suat Arslanboğa (7): 30 sarı, 3 kırmızı kart, 5 penaltı, 23 gol 
Süleyman Abay (7): 43 sarı, 6 kırmızı kart, 3 penaltı, 12 gol 
Taner Gizlenci (1): 4 sarı kart, 5 gol 
Tolga Özkalfa (6): 19 sarı, 1 kırmızı kart, 2 penaltı, 18 gol 
Yunus Yıldırım (9): 27 sarı kart, 21 gol

Kıyım bu sezon da sürdü!

Kıyım bu sezon da sürdü!

Turkcell Süper Lig'de 2008-2009 sezonunun 16 haftadan oluşan ilk bölümünde, 18 takımda toplam 26 teknik direktör görev aldı. 

16 hafta içinde 18 takımdan 9'unda teknik direktör değişikliklerine gidilirken, 9'u ise sezona başladıkları teknik direktörlerle ilk bölümü tamamladılar. 

Ligde ilk kez 18 takımdan 15'i sezona yabancı teknik adamla başlarken, bunlardan yalnızca Antalyaspor'un Çek çalıştırıcısı Jozef Jarabinsky, 8. hafta sonunda görevi bırakmak zorunda kaldı. Fenerbahçe'de İspanyol Luis Aragones ve Galatasaray'da da Michael Skibbe, görevlerini sürdürüyorlar. 

Ligin ilk bölümünde 2 ayrı takımda çalışan tek teknik direktör olan Samet Aybaba, ilk 9 haftada Bursaspor, 10. haftadan itibaren de Gençlerbirliği'nde görev aldı. 

Bu sezon şu ana dek 2 teknik direktör eskiten tek takım Ankaragücü oldu. Ligdeki başarısız sonuçlar nedeniyle 7. haftanın sonunda Hakan Kutlu, 14. haftanın sonunda da Ünal Karaman görevlerinden istifa ettiler. Sarı-lacivertli başkent ekibi, son 2 haftaya teknik direktörsüz çıktı. 

Turkcell Süper Lig ekiplerinde, teknik direktörlerin takımlarda şu ana dek görev yaptıkları hafta sayıları şöyle: 

Ankaraspor: Aykut Kocaman (16) 
Antalyaspor: Jozef Jarabinksy (8), Mehmet Özdilek (8) 
Beşiktaş: Ertuğrul Sağlam (6), Mustafa Denizli (10) 
Bursaspor: Samet Aybaba (9), Güvenç Kurtar (7) 
Denizlispor: Ali Yalçın (9), Ümit Kayıhan (6) 
Eskişehirspor: Rıza Çalımbay (16) 
Fenerbahçe: Luis Aragones (16) 
Galatasaray: Michael Skibbe (16) 
Gaziantepspor: Nurullah Sağlam (16) 
Gençlerbirliği: Mesut Bakkal (9), Samet Aybaba (7) 
Hacettepe: Osman Özdemir (9), Erdoğan Arıca (7) 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi: Abdullah Avcı (16) 
Kayserispor: Tolunay Kafkas (16) 
Kocaelispor: Engin İpekoğlu (4), Yılmaz Vural (11) 
Konyaspor: Raşit Çetiner (3), Giray Bulak (12) 
Ankaragücü: Hakan Kutlu (7), Ünal Karaman (7)

« İlk yarının hakem raporu! En hırçını da belli, en sakini de! »

Haber Yorumları 
Bu habere henüz yorum yapılmamış!
Yorum yapabilmeniz için sitemize üye olmanız gerekmektedir. Eğer üye iseniz en üstte yer alan Giriş bölümünden siteye Login olunuz.
Üye değilseniz lütfen üye olun.

18 Kasım 2008 Salı

Deivid'i ağlatan mektup!

Deivid'i ağlatan mektup!

Samandıra Tesisleri’ne gönderilen duygusal içerikli sayfalardan etkilenen Brezilyalı yıldız, "Bu kadar çok sevilmek, insana güç veriyor" diye konuştu.


Bursaspor ile Kadıköy’de Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanan lig maçının son dakikasında attığı golle hem kendi ağlayan, hem de tribünleri ağlatan Deivid de Souza, muhteşem dönüşüyle camiaya huzur getirdi. Sarı lacivertli taraftarlar sezon başında Avusturya’da yapılan kampın ilk gününde ayağı kırılan, kısa bir süre sonra da annesini kaybeden Brezilyalı yıldıza mektup yağdırıyor. Süper Lig’e kötü başlayan ancak son haftalardaki müthiş deparı ile zirve yarışında yeniden iddialı duruma gelen Fenerbahçe’nin başarısına önemli katkı sağlayan sambacıya gelen mektuplar oldukça duygusal içerikli.


Samandıra Tesisleri’ne gönderilen sevgi dolu sayfaları okuyan Deivid, arkadaşlarıyla duygularını paylaşırken, gözlerinin dolduğunu dile getirdi. Minik bir taraftarın annesinin ölümünden dolayı kendisine başsağlığı dilediğini anlatan Deivid "Hayatım boyunca unutamayacağım satırlar gördüm. "Sen bizim herşeyimizsin" diyorlar. "Sana haksızlık yaptık ama çok sevdik" yorumları var." dedi.

13 Kasım 2008 Perşembe

Alex'i takımdan ayırdılar!

Alex'i takımdan ayırdılar!

Fenerbahçe, Turkcell Süper Lig'in 11. haftasında Ankaraspor ile yapacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü.

Teknik direktör Luis Aragones yönetiminde, Samandıra Kamp Merkezi'nde gerçekleştirilen ve İspanyol çalıştırıcının saha içinde yaptığı toplantıyla başlayan antrenmanda, sarı-lacivertliler tempolu koşular yaptı.

Sadece koşuyla geçen çalışmada, Aragones futbolcularını oldukça yordu. Antrenman esneme hareketleriyle tamamlandı.

Yüksek tempodan etkilenen Burak, bir ara koşuyu bırakıp yüzünü yıkayıp normale döndükten sonra tekrar koşuya devam etti.Antrenmana sakatlıkları nedeniyle tedavileri süren Guiza ile Tümer katılmazken, boğaz enfeksiyonu olan kaleci Volkan ve hafif sakatlığı bulunan Can da antrenmanda yer almadı.

-ALEX TAKIMDAN AYRI ÇALIŞTI-

Sakatlığı nedeniyle tedavisi süren Alex, bugünkü çalışmada takımdan ayrı fizyoterapist eşliğinde koşu yaptı.Gribal enfeksiyonu olan Uğur ise koşuyu erken bırakarak tesislere girdi.

Fenerbahçe, Ankaraspor maçının hazırlıklarını bu akşam yapacağı günün ikinci çalışmasıyla sürdürecek.

5 Kasım 2008 Çarşamba

Yine Kötü Haber

Yine Kötü Haber!

Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Emre Belözoğlu'nun teknik direktör Luis Aragones ile bir toplantı yaptığı ve sakatlığının tam geçmemesi ve hazır olmaması gerekçesiyle Arsenal'e karşı forma giyemeyeceğini açıkladığı öğrenildi.

Fenerbahçe'de, Eskişehir maçında sakatlanan Alex’in yerine, Arsenal karşısında forma giymesi beklenen Emre Belözoğlu’ndan şok haber geldi.

Arsenal maçında forma giyemeyeceği açıklanan Alex'ten sonra Emre Belözoğlu'nun da İngiltere'ye götürülmeyeceği öğrenildi. Emre'nin sakatlığında olan düzelmeye rağmen, maça çıkacak duruma gelemediği söylendi.

Bu sabahki çalışmadan sonra Aragones ile bir toplantı yapan Emre Belözoğlu'nun, sakatlığının tam geçmediği ve hazır olmadığını söyleyerek bu karşılaşmada oynamak istemediğini Aragones’e bildirdiği öğrenildi.

İspanyol teknik adamın ise Emre ile konuştuktan sonra Milli futbolcudan, İstanbul’da bırakarak, çalışmalarına Samandıra’da da devam etmesini istedi.

30 Ekim 2008 Perşembe

Ortaya Çok Şey Koyamadık

''Ortaya çok şey koyamadık''

Fenerbahçe Teknik Direktörü Luis Aragones, Ankaragücü maçındaki oyundan memnun olmadığını söyledi.

Luis Aragones, Fortis Türkiye Kupası'nda 1-0 kazandıkları Ankaragücü maçının ardından yaptığı açıklamada, ''Oyun açısından çok memnun değilim. Bugün benim için iki önemli konu var. Birincisi gol yemememiz. İkincisi de Cumhuriyetin 85. yıl dönümü kutlamaları. İki yarıda da oyun olarak ortaya çok şey koyamadık'' dedi.

Kazım'ın kırmızı kart görerek oyundan atılmasıyla ilgili olarak da Aragones, ''Neden atıldığını bilmiyorum. O yüzden yorum yapamam. Ama bir oyuncu, takım arkadaşlarını 10 kişi bırakmamalı. Oyuncunun alacağı ceza, kulübün iç tüzüğünde yazılıdır. Eğer yönetim böyle bir taleple gelirse benim onayımdan geçtikten sonra ceza söz konusu olabilir'' diye konuştu.

Tümer'in yeniden sakatlandığını belirten Aragones, oyuncunun durumunun henüz net olmadığını, diğer sakat oyuncuların da biraz zamana ihtiyacı olduğunu anlattı.

23 Ekim 2008 Perşembe

Efsaneydi Mizah oldu

Fenerbahçe-Arsenal

Körfez'de galibiyeti son dakika golüyle kurtaran Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'ndeki en kritik maçına Arsenal karşısında Saracoğlu'nda çıkıyor. Sarı lacivertlilerin gruptan çıkabilme adına mutlak 3 puan alması gerekirken, eksik kadrosu ile mücadele edecek olan ''Gunners'' zirvedeki yerini alacağı bir galibiyetle sağlamlaştırmak istiyor..

Karşılaşmanın canlı anlatımı için TIKLAYIN

FENERBAHÇE (4-2-3-1)
Volkan Demirel, Gökhan, Edu, Lugano, Roberto Carlos, Selçuk, Maldonado, Semih, Alex, Uğur, Güiza

ARSENAL (4-5-1)
Almunia, Eboue, Song, Silvestre, Clichy, Walcott, Denilson, Diaby, Fabregas, Nasri, Adebayor

20 Ekim 2008 Pazartesi

Durum!

Kötü bir defans, olmayan bir orta saha, forvete ve orta sahaya maçı kazandıracak kadar katkı yaratan çok iyi bir Semih. Yanına top yapabilen bir oyuncu yaklaştığında ne kadar yararlı olabileceği gösteren Güiza.. Özetim budur.

DURUM! / ZAFER ŞAHİN

Öncelikle cumartesi günkü maça yönelik analiz ile başlamak istiyorum. İlk yarı herkesin de yazacağı gibi çok kötüydü. Fenerbahçe’nin yediği gol bir takım için utanç verici. Hem yönetimi, hem futbolcusu, hem de taraftarı için.. Bu gol ortada bir takım olmadığının net bir kanıtı. Kayseri maçında da takım olmaktan söz etmiştik. Görünen o ki, Fenerbahçe’nin bu konuda yol almaya niyeti yok. 

Oyuncu oyuncu kritik etmek istemiyorum. Ancak, bazı oyuncular bu takımda idman veremeyecek durumda. Onların bu hali hep vardı aslında. Başarılı olunduğunda üstü örtülmüş ki halen takımda devam ediyorlar. 

Basın desteği en yüksek olan oyunculardan biridir Selçuk. Neredeyse her oyunu için “ne kadar da güzel oynadı..” denmiştir. İşin aslına bakarsak, yanından geçen futbolculara refakat eden, agresif baskı yapamayan, orta halli bir oyuncu. Kendisi Aurelio’nun yaptıklarını yapmaya çalışmalı, Alex’ in değil. Bunu biri ona anlatmalı. Maç boyunca top kazanmak için kaç kez doğru yerde bulundu, kaç kez depar atıp rakip yakaladı? Çok uğraşmayalım, fazla değil. 

Bir diğer futbolcu arkadaşımız Deniz; “bir futbolcu oynadıkça form tutar” dense de, “bu kadar kritik hatalar yapmayacak alt yapıya da sahip olmalı” derim. 

Uğur ortalamasının üzerinde oynadı. Ben ondan bu oyununu her maçta, özellikle sarfettiği efor yönünden göstermesini isterim. O zaman Fenerbahçe’de kalıcı ve değerli oyuncu olacaktır. Ayrıca defansif yönde de topa basan ve rakibi rahatsız eden bir oyun oynamalı. Bunu çok az yapıyor. Defans yapan oyuncu grubuna yaklaşma ve onların yanında yer almanın kalabalık yapmaktan öteye gitmeyeceğini bilmeli. Attığı gol güzeldi. Ama bu vuruşu ona sadece Kocaelispor’lu oyuncular yaptırabilirler. En önemli golcüler yaptıkları tek vuruşlar ile bilinirler. Altı pas üzerinde ve kaleye cephede bir noktada topun gelişine vurulur. Bunun için futbolcu olmaya gerek yok. İyi bir izleyici de bunu bilir. Gerisi futbolu meslek edinenlerin yapması gereken bir iştir. Toparlamak gerekirse; kötü bir defans, olmayan bir orta saha, forvete ve orta sahaya maçı kazandıracak kadar katkı yaratan çok iyi bir Semih. Yanına top yapabilen bir oyuncu yaklaştığında ne kadar yararlı olabileceği gösteren Güiza.. Özetim budur.

İşin takım olmak/olamamak kısmına yönelik, önemli olduğunu düşüdüğüm bir kaç tespitimi de aktaracağım; kısaca iki temel unsur olduğunu düşünüyorum. 

Birincisi iyi profesyonel olmak. İkincisi maç kazanma inanç ve hırsına sahip olmak. 

Fenerbahçe geçen yıl bu iki temel unsuru vasatın üzerine çıkarttığında başarılı oldu. Bu iki unsur içinde inanç ve hırs daha kısa sürelerde kazanılabilir. Ancak profesyonellik bir disiplin, altyapı ve inancı sürekli kılma işidir. Bazı oyuncular hiç bir zaman profesyonel olamazlar. Kabiliyetleri ve hırsları birleştiği ölçüde başarılı olurlar. Bu başarı da kalıcı değildir. Zico kolay motivasyon sağlanan oyunlarda takımı bu iki unsuru iyi birleştirerek başarılı kıldı. Aragones’ten daha iyisini bekliyordum. Nedenini bilemiyorum. Ama beklentilerimin şu an için çok altında. Fenerbahçe’de profesyonellik, mevcut futbolcu yapısı ile ikinci planda kalacak bir değer. Bu durumda disiplin ve daha da önemlisi hırs-inanç faktörü kısa vade için ön plana çıkartılmalı. Anlaşılan yönetim ve teknik heyet bunu yeterince başaramıyor. Orta ve uzun vadede ise profesyonelliği ön planda olan oyuncular üzerine oynanmalı. Çünkü profesyonel olan oyuncular değerlerini sahaya çok daha hızlı ve kalıcı olarak yansıtacaklardır. Örnek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Takım da Alex diye birisi var zaten.

Semih hayat verdi!

Fenerbahçe, kendisi için yeniden diriliş anlamı taşıyan maçta yine ecel terleri döktü ancak golcüsü Semih'in son saniyelerde gelen golüyle Körfez'de hayat buldu.

Taner'in 22. dakikada kaydettiği golle devreyi geride kapatan sarı lacivertliler, 64 ve 67'te Güiza ve Uğur ile öne geçse de 78'de Jestrovic'in sayısı ile beraberliğe düştü.

Ancak Fenerbahçe pes etmedi ve geçtiğimiz sezonki kurtarıcısı Semih 90+5'te devreye girerek attığı kritik golle sıkıntıları söküp attı.

-MAÇTAN NOTLAR-

Turkcell Süper Lig'de bu sezon yaptığı 6 maçta yalnızca 2 galibiyetle 6 puan toplayabilen Fenerbahçe'de, sakatlıkları süren Gökhan, Emre, Deivid ve Anderson, Kocaelispor maçının kadrosuna alınmadı.

Teknik direktör Luis Aragones, sakatlıktan çıkan Alex, Semih ve Lugano'ya ilk 11'de yer verdi.

Semih ve Güiza'yı birlikte sahaya süreren Aragones, çift forvetle gol yollarında etkili olmaya çalıştı.

İsmetpaşa Stadı'nda kendilerine ayrılan 750 kişilik kontenjanı dolduran sarı-lacivertli taraftarlar takımlarını destekledi.

Fenerbahçe, geride kalan 6 lig maçında 2 galibiyet 4 yenilgiyle 6 puan toplayarak 12. sırada, Turkcell Süper Lig'in yeni takımlarından Kocaelispor ise 6 haftada 1 puanla son sırada maça başladılar.

-SEMİH ŞENTÜRK'TEN ''DALYA''-

Ligde Fenerbahçe formasını 99 kez giyip, 32 gol atan Semih, bugün sarı-lacivertli formayla 100. lig maçına çıktı.

13. Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde attığı kritik gollerle de (A) Milli Takım'ın etkili isimlerinden birisi olan Semih, bu sezon sakatlığı nedeniyle forma giymediği maçlarda, Fenerbahçe'de yokluğunu fazlasıyla hissettirdi.

Bu sezon forma giydiği 3 maçta toplam 139 dakika sahada kalan Semih, ligde 1, Avrupa Şampiyonlar Ligi ön eleme maçlarında 5 olmak üzere toplam 6 gole imza attı.

-KÖRFEZ EKİBİ, KÖTÜ GİDİŞE ''DUR'' DEMEK İSTİYOR-

Sahasında Fenerbahçe'yi yenerek kötü gidişe ''dur'' demek ve moral kazanmak isteyen Körfez ekibinde teknik direktör Yılmaz Vural, sakatlığı süren Ahmet Dursun'u kadroya almadı.

Yeşil-siyahlılarda Serdar Kulbilge, Serhat Akın ve Kemal de eski takımlarına karşı forma giydiler.

Maç öncesi sarı-lacivertlilerde Roberto Carlos, yeşil-siyahlılarda ise Serdar Kulbilge sarı kart cezası sınırında bulunuyor.

Yeşil-siyahlı taraftarlar maça fazla ilgi göstermedi. Tribünlerde yaklaşık 8 bin yeşil-siyahlı taraftar takımlarını desteklediler.
Maç için 4'ü İngiltere'den 362 gazeteci akreditasyon yaptırdı.

Kocaelispor ile Fenerbahçe, bugün yapılan Turkcell Süper Lig maçıyla birlikte lig tarihinde 39. kez karşı karşıya geldi. 

-MAÇTAN DAKİKALAR-

3. dakikada Serhat'ın ceza alanı dışından sol çarprazdan çektiği sert şutta top, kaleci Volkan'ın solundan az farzla auta gitti.

17. dakikada Alex'in pasıyla ceza alanına giren Güiza'nın şutunda, Musa'nın ayaklarına çarpan top savunma oyuncuları tarafından uzaklaştırıldı.

22. dakikada Semavi'nin arapasıyla ceza alanına giren Taner'in plase vuruşunda, top Volkan'ın solundan filelere gitti: 1-0.

26. dakikada Volkan'ın ceza alanı dışından çektiği sert şutta, meşin yuvarlak kalenin sağından az farkla auta çıktı.

38. dakikada Selçuk'un sağdan ortasında, ceza alanında topu göğsüyle yumuşatan Güiza'nın sert şutunda, meşin yuvarlak kaleci Serdar Kulbilge'nin müdahalesiyle kornere gitti.

Maçın ilk yarısı Kocaelispor'un 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. 

64. dakikada Semih'in pasıyla ceza alanına giren Güiza'nın plase vuruşunda, kaleci Serdar Kulbilge'yi geçen topa kale çizgisi üzerinde Bülent'in müdahalesi yeterli olmayınca meşin yuvarlak filelere gitti: 1-1.

67. dakikada Güiza'nın sağdan pasında ceza alanında uygun pozisyondaki Uğur'un vuruşunda, üst direğe de çarpan top filelere gitti: 2-1.

78. dakikada Musa'nın sağdan ceza alanına gönderdiği top, Deniz'in müdahalesine karşın uygun pozisyondaki Jestroviç'te kaldı. Bu futbolcunun vuruşunda, meşin yuvarlak filelere gitti: 2-2.

Karşılaşmanın 5. uzatma dakikasında sağdan ceza alanına giren Güiza'nın arapasıyla buluşan Semih'in plase vuruşunda, top kaleci Serdar Kulbilge'nin solundan Kocaelispor filelerine gitti: 3-2.

Maç Fenerbahçe'nin 3-2 galibiyetiyle sona erdi. 

KOCAELİSPOR: 2 - FENERBAHÇE: 3 

Stat
İzmit İsmetpaşa 

Hakemler
Bülent Yıldırım xxx, Selçuk Kaya xxx, Muhittin Gürses xxx 

Kocaelispor
Serdar Kulbilge xx, Volkan xx, Semavi xxx, Kemal xxx, Bülent xx, Taner xx, Tolga xxx, Musa xxx (Dk. 90 Murat ?), Serdar Topraktepe xx, Tutoriç xx, Serhat x (Dk. 46 Fransergio ?)(Dk. 59 Jestroviç xxx) 

Fenerbahçe
Volkan xx, Lugano xx, Roberto Carlos x, Edu x, Kazım x (Dk. 55 Gürhan xxx), Alex x, Güiza xxx, Önder x (Dk. 46 Ali xx), Selçuk x, Semih xxx, Uğur xxx (Dk. 69 Deniz x) 

Goller
Dk. 22 Taner, Dk. 78 Jestroviç (Kocaelispor), Dk. 64 Güiza, Dk. 67 Uğur, Dk. 90+5 Semih (Fenerbahçe) 

Sarı Kartlar
Dk. 7 Tolga, Dk. 66 Semavi, Dk. 71 Musa, Dk. 90 Serdar Kulbilge (Kocaelispor), Dk. 7 Lugano, Dk. 25 Semih, Dk. 28 Alex, Dk. 78 Edu, Dk. 89 Ali (Fenerbahçe)

17 Ekim 2008 Cuma

Fener'de Zico Tehlikesi!

Fener'de Zico Tehlikesi!

Sezona sıkıntılı başlayan Fenerbahçe’de tedirginliklere bir de Zico eklendi. Sarı-lacivertlilerin eski teknik direktörü, Roberto Carlos ve Alex’e kanca attı. 

Fenerbahçe ile yollarını ayıran ve geçen ay Özbekistan’ın Bunyodkor takımı ile 1 yıllık sözleşme imzalayan Brezilyalı teknik adamın öncelikli olarak Roberto Carlos’a teklif yaptığı, Alex’i ise sezon sonu için istediği ortaya çıktı.

Roberto Carlos’un, Zico’nun teklifine “Sanıyorum sezon sonu sözleşmem yenilenmeyecek. Burada aşırı gergin bir ortam var. Devre arasına kadar ortam düzelmezse çok şey değişir” diyerek yeşil ışık yaktığı, Alex’in de “Her şey sezon sonu belli olur. Henüz ne yapacağıma karar veremedim. Sezon sonu gelsin o zaman konuşuruz . Buradaki durumlar da o zaman netleşir” yanıtını verdiği öğrenildi.

Bu iki isme tekliflerini ileten ve beklemeye çekilen Zico’nun sezon başında da Fenerbahçe’de çok güvendiği yardımcı antrenörü Önder Özen’i istediği, ancak yıllık 1.4 milyon dolar teklif ettiği Özen’in “Teklifinize çok teşekkür ediyorum ama nasıl size elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım, gelecek teknik adama da aynı desteği göstermek zorunda olduğumu düşünüyorum. 6 senedir Fenerbahçe’ye hizmet veriyorum” dediği ve servet gibi teklifi reddettiği belirtildi.

-MİLLİYET-

8 Ekim 2008 Çarşamba

Fener Seyretti

Erman TOROĞLU - 11 Ağustos 2007 Cumartesi, Hürriyet

SİZE fazla uzatmadan bu maçı ancak şu cümlelerle anlatabilirim; Bir tarafta toplama bir takım. Daha doğrusu sahanın içindeki her futbolcusu teker teker bir takım. Yanda maçı seyreden bir teknik direktör, aynı tiyatro seyreder gibi. Öbür tarafta bir futbol takımı. 11 kişiyle oynayan, yanda bir teknik adam. Öteki teknik adama göre hep önde düşünen, onun hamle yapmasını bekleyen...


Öyle bir maç ki, sabaha kadar oynansa bu Büyükşehir, bu Fenerbahçe’yi yener. Aslında sonuç F.Bahçe için çok sürpriz değil. Fenerbahçe, geçen sene de böyle maçları çok oynadı. Ama onlarda bir yönetim kurulu var. Şimdi yarın gündemi değiştirmek için bu mağlubiyeti Futbol Federasyonu’na yıkarlar. 

Lugano yorgunmuş

Hatta derler ki, "Bu Federasyon bize 25 tane yabancı oyuncu transfer ederse, biz Büyükşehir’i yenerdik." Bu zihniyet bırakın Büyükşehir’i yenmeyi, küçük şehirin belediye takımını bile yenemez. Bir düşünün Pendik faciasını... Hani o maçtan sonra dayak yemişti. 

Peki sorarım size o F.Bahçe’den bu F.Bahçe’ye neler değişti futbol takımı zihniyetinde? Sakın bana kimse Roberto Carlos demesin. Roberto Carlos motorun bir parçası. Eğer o parçaya uygun motorun varsa Roberto Carlos iş yapar. Yoksa Roberto Carlos o eskimiş dişlerin arasında yok olur. Lugano-Edu ikilisi kötü bir çift santrhaf ikilisi ama sen Lugano’yu oynatmıyorsun. Neymiş Lugano Amerika Kupası’nda oynamış ve çok yorulmuş. Hele penaltıyı da kaçırınca iyice morali bozulmuş. 

Abdullah Avcı hangi takıma gitse başarılı olur. Demek ki bu çocukta bir şey var. Ama bizim yönetici zihniyetinin beyni (büyük takımlardaki) henüz o seviyede olmadığı için bu çocuk başka yerlerde mücadele ediyor. 

Dün gece sahanın en iyisi Büşükşehir’den Adriano’ydu. Peki Adriano’yu büyüten kim?. Fener defansında oynayan 4 kişi. Neden? Çünkü 90 dakika hücuma gelen bütün topları Adriano aldı ve o 4 F.Bahçeli 90 dakika Adriano’yu tutmaya kalktılar ama tutamadılar da. Hem 4 kişi Adriano’yu seyretti hem de Zico onlara "Ne yapıyorsunuz kardeşim" diyemedi. 

Bu Fenerbahçe defansına 10 tane yan top atın, 8’i pozisyon 4’ü gol olur.

Yönetim zihniyeti

Bu Fenerbahçe geçen seneden daha başarılı olamayacak bu kesin. Sebebi de kesinlikle yönetici zihniyeti. Büyük futbolcu alarak, futbol takımını büyütemezsiniz. Koşan, mücadele eden, takıma uyan futbolcu alarak, o takımı büyütürsünüz. Geçen sene F.Bahçe’yi takım yapabilecek oyuncular bu sene ayrıldılar. Yerlerine de bireysel oyuncular alındı. 

Düşünün ki, 2-0 geriye düşen F.Bahçe maçı kurtaracak en ufak bir hamle yapamıyor. Hakem de ortadan çalınca hiç şansları kalmadı. Aslında Bülent Yıldırım 32. dakikada müthiş bir Büyükşehir akınını kesti, Roberto Carlos’a faul yapıldı diye. Pozisyonun uzaktan yakından faulle ilgisi yoktu.

Bir 90 dakika düşünün, F.Bahçe gol pozisyonuna giremedi, gol bile kaçıramadı. Büyükşehir hak ettiği maçı çatır çatır aldı. Pardon çıtır çıtır aldı.

Bu futbol maçıdır. Bir takım mağlup olabilir. İlla galip gelecek diye bir kural yok. Ama bir futbol takımının, hangi takım olursa olsun, böyle mücadele etmeye hakkı yoktur. Çünkü bu seyircisine saygısızlıktır.

Makaleler

Fener Seyretti

Kazandığı Kupalar

Kazandığı Kupalar

Süper Lig (16 Şampiyonluk)
1959, 1960-61, 1963-64, 1964-65, 1967-68, 1969-70, 1973-74
1974-75, 1977-78, 1982-83, 1984-85, 1988-89, 1995-96 2001,2003-2004,2004-2005

Federasyon Kupası Şampiyonluğu
1967-68, 1973-74, 1978-79, 1982-83 4 Kez

Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonluğu
1968, 1973, 1975, 1984, 1985, 1990 6 Kez

Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu
1945, 1946, 1950, 1973, 1980, 1988, 1992,1998 8 Kez

İstanbul Cuma Ligi
1920-21, 1922-23 2 Kezİstanbul Amatör Ligi
1914-15 Fenerbahçe 3 Kez

İstanbul Profesyonel Ligi
1952-53, 1956-57, 1958-59 3 Kez

İstanbul Futbol Ligi
1911-12, 1913-14, 1914-15, 1929-30, 1932-33, 1934-35, 1935-36, 1936-37, 1943-44, 1946-47, 1947-48, 11 Kez

Türkiye Futbol Birinci Ligleri
1932-33, 1934-35, 1943-44 3 Kez

Milli Küme
1936-37, 1939-40, 1942-43, 1944-45, 1945-46, 1949-50 6 Kez

İstanbul Shieldi
1930, 1934, 1938, 1939 4 Kez

İstanbul Kupası
1944 1 kez

Donanma Kupası
1982, 1983, 1984, 1985 4 Kez

TSYD Kupası
1969, 1973, 1975, 1976, 1978, 1979, 1980, 1982, 1985, 1986, 1994, 1995 12 Kez

Balkan Kupası Şampiyonluğu
1966-1967 Fenerbahçe - Çernemore: 1-0 / 3-0
Fenerbahçe - UTA: 3-1 / 0-1
Fenerbahçe - Partizan Tiran: 2-0 / 2-3
Fenerbahçe - AEK Final Maçi : 1-2 / 1-0 / 3-1
1 Kez

Atatürk Kupası
1964 1998

Fenerbahçe Derneği

Fenerbahçe Derneği

1907 Fenerbahçe Derneği 1992 yılı içerisinde, hepsi Fenerbahçe’ye gönül vermiş ve kendi alanlarında başarılı bir grup işadamı ve yönetici öncülüğünde kuruldu. Toplam 50 kurucu üyesi olan Derneğin Kurucu Başkanlığını Mustafa Koç üstlendi.

Adres: Yapı Kredi Plaza C Blok Kat : 1B 34330 Levent - İstanbul
Tel: (0212) 281 1907
Fax: (0212) 280-8732 & (0212) 324-1726
e-mail: posta@1907.org

Fenerbahçe Müzesi Tarihi

FENERBAHÇE MÜZESİ TARİHİ

Türk sporunun temel direği Fenerbahçe Spor Kulübü, tam 35 dalda 100 yıllık başarılarla dolu çalışmalarında çok değerli ödüller ve kupalara sahip olmuştur.Fenerbahçe ilk kupasını 5 Haziran 1910’da İstanbul’un ünlü Rum kulübü Sturugglers’i 3 – 1 yenerek kazandı. Gümüş işlemeli bir kupa ile başlayan bu ilk ödül ile Fenerbahçe müzesinin temelleri de atılmış oldu.


1913 yılında Altıyol ağızındaki lokalde kupa ve heykellerin sayısı 10’a ulaşınca bunlar için küçük bir vitrin satın alındı.1914 yılında Kuşdili’nde iki katlı ahşap Lokale geçildiğinde git gide zengin bir kimliğe bürünen müze için ikinci katta bir oda ayrıldı. Kazanılan ödülleri koymak için yeni vitrinler yaptırıldı.
1932 yılında ki yangına dek oturacağımız Kuşdili lokalinde ödüllere (kupalara) ayrılan bu küçük odanın da bir süre sonra yetmediği, ihtiyacı karşılamadığı göründü. Kupa, şilt ve vazoların bir bölümü diğer odalara alt kattaki büyük salona konmaya başlandı.


Fenerbahçe Spor Kulübünün kupa sayısı 1932 yazı başlarında 150’yi aşmıştı. Ancak kulübün ilk 25 yıllık faaliyetlerinin kanıtı olan bu kupa, şilt v.b. ödüller 5/6 haziran 1932 gecesi çıkan yangında kulüp binası ile birlikte yandı. Sıfırlanan Fenerbahçe Müzesi yangından sonra hemen ve yeniden doğdu. 1932 yılından sonra çalışma dallarının çeşitlenmesi ile de her yıl kazanılan sayısız kupa, şilt, plaketler ile günümüze dek gelindi.
Fenerbahçe burnundaki sosyal tesislerin açılmasından sonra uzun yıllar kazanılan kupa, şilt ve plaketler oradaki vitrinlerde sergilendi.


Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu stadının yeniden yapılması sırasında Aziz Yıldırım başkanlığındaki yönetim kurulumuz Avrupa standartlarının üzerinde modern bir müzenin stadımızın içinde kurulması kararını aldı. Bu karar kısa bir sürede hayata geçirildi. Fenerbahçe Spor Kulübü Müze Tarih ve Arşiv Kurulu Başkanı sayın Sertaç Kayserilioğlu’nun önderliğinde yaklaşık bir yıl süren yoğun çalışmalardan sonra müzenin resmi açılışı 19 ekim 2005 tarihinde yapıldı.
MÜZENİN YERİ VE BÖLÜMLERİ

1 - Dünya'da futbolıun doğuşu bölümü.
2 - Fenerbahçe Spor Kulübünün ilk kuruluş toplantısının, dönemin eşyaları ile mumyalarla canlandırıldığı bölüm.
3 - Mütareke ve İşgal dönemi sırasında Dereağzı'ndaki lokalimizden cepheye silah, cephane kaçırılma anının mumyalarla canlandırıldığı bölüm.
4 - Union Clup sahasından Şükrü Saracoğlu'na stadın evrelerini sunulduğu bölüm.
5 - Kuruluştan itibaren tüm branşlarda ki başarıları simgeleyen her türlü şilt, madalya berat fotoğraf, belge v.b. materiyallerin sergilendiği bölümler.
6 - Kuruluştan günümüze her dönemde ki bir kısmı orijinal forma, çorap v.b giysilerin sergilendiği bölümler.
7 - İlk tüzükler, eski üye kartları, eski lisanslar, eski maç biletleri, kulüp piyango biletleri v.b. belgelerin sunulduğu bölümler.
8 - Eski maçlardan filmlerin ve Fenerbahçe belgesellerinin oynatıldığı sinama odası.
9 - Atatürk'ün 3 Mayıs 1918 yılında ki kulübü ziyareti ve şeref defterini imzalama anının mumyalı olarak canlandırıldığı bölüm.
10 - Bütün bu bölümlerden başka yıllara göre sınıflandırılmış olarak Fenerbahçe Spor Kulübünün 100 yılda çeşitli branşlarda kazandığı 3000 (üç bin) kupa şilt ve plaket'in 426 tanesi de müzede sergilenmektedir.

Kulüp

Yönetim 

AZİZ YILDIRIM: Başkan
1952 Diyarbakır doğumlu. Evli, 2 çocuk babası. Müteahhit. İngilizce biliyor. 

ALİ KOÇ: Asbaşkan
1967 İstanbul doğumlu. Evli, 1 çocuk babası. İşletmeci - Firma sahibi. İngilizce biliyor. 

NİHAT ÖZDEMİR: 2. Başkan ve Basın Sözcüsü
1950 Diyarbakır doğumlu. Evli, 2 çocuk babası. Makina yüksek mühendisi. İngilizce biliyor. Sanayici, müteahhit, turizmci. 

VEDAT OLCAY: Genel Sekreter
1940 Nusaybin doğumlu. İİTA, İşletme mezunu. Evli, 1 çocuk babası. İngilizce biliyor. 

NİHAT ÖZBAĞI: Asbaşkan-Yatırım ve Projelerden Sorumlu
1950 Elazığ doğumlu. Evli, bir çocuk babası. Yüksek mimar, mühendis. 

MURAT ÖZAYDINLI: Asbaşkan-Muhasip Üye
1954 İstanbul doğumlu. Evli, 2 çocuk babası. List Üniversitesi mezunu. İngilizce biliyor. 

MAHMUT USLU: Asbaşkan-Amatör Şubeler Sorumlu
1948 Adana doğumlu. Evli, 2 çocuk babası. Ekonomist. İngilizce, Rusça biliyor. 

FARUK NEŞET YALÇIN: Asbaşkan - Dış İlişkiler Sorumlusu
1972 İstanbul doğumlu. Evli 2 çocuk babası. İşletmeci. İngilizce biliyor 

MİTHAT YENİGÜN: Asbaşkan-Dernekler Sorumlusu
1946 Midyat doğumlu. Evli, 3 çocuk babası. İnşaat yüksek mühendisi. İngilizce biliyor. 

İLHAN EKŞİOĞLU: Asbaşkan ve Stat ve Tesisler Sorumlusu
1966 İstanbul doğumlu.Üniversite mezunu. Evli, 1 kız çocuğu babası. İşletme Fakültesi mezunu. Turizm ve tekstille uğraşıyor. Turizm ve tekstille uğraşıyor. Geçen dönem yedek üyeydi. İngilizce biliyor. 

SERHAT ÇEÇEN: Asbaşkan ve Resmi Kurumlarla İlişkiler Sorumlusu
1975 Ankara doğumlu. Üniversite mezunu. Evli. İşletmeci. 

TUNCAY UZUN: Asbaşkan ve Sportif A.Ş Sorumlusu
1967 Malatya doğumlu. Üniversite mezunu. Evli. İşadamı. 

TAHİR PEREK: Asbaşkan ve Mali İşler Koordinasyon
1940 Niğde/Aksaray doğumlu, Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu, yeminli mali müşavir ve eski eserler uzmanı, evli ve 2 çocuk sahibi, ingilizce biliyor. 

ŞEKİP MOSTUROĞLU: Asbaşkan ve Hukuk İşleri ve Kurumsal İlişkiler Sorumlusu
1966 İstanbul doğumlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, avukat, evli ve 2 çocuk sahibi, ingilizce biliyor. 

ALAEDDİN YILDIRIM: Üye
1962 Alanya doğumlu. Evli, 2 çocuk babası. Müteahhit. İngilizce biliyor. 

YEDEKLER: 
Ömer Temelli, Ünal Uzun, Rahmi Eyüboğlu, Turan Şahin, Hakan Dinçay, Semih Özsoy, Ercan Karasu

Şükrü Saraçoğlu stadı Tarihi

ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU STADI TARİHİ:

Fenerbahçe Şükrü Saracoglu Stadı, yurdumuzun ilk nizami futbol sahasıdır. İlk olarak Union Club adı altında 1908 yılında faaliyete geçmiştir. Bu tarihten önce de alan Papazın Çayırı ismiyle bilinir ve burada futbol karşılaşmaları yapılırdı. Yılların Papazın Çayırı'nın, bir futbol stadyumu olması, bir tesadüf eseri gerçekleşmiştir.

1908 yılı temmuzunda, Şehremini Operatör Cemil Bey'in (Cemil Topuzlu), hürriyet kahramanlarına yardım amacıyla verdiği davetin konuklarından ve yurdumuzda futbolu ilk oynayan ailelerden Reji Whittall'in, gençliğin spora ve özellikle futbola olan istek ve ilgisi doğrultusunda bir futbol sahası yapılması gerekliliği yönündeki konuşmasının ertesi günü bu kişiler, Fenerbahçe Başkanı Ziya Bey (Ziya Songülen), birkaç İngiliz ve maruf Rıfat Bey'le bir toplantı yaparak, saha için en uygun yerin, hazineye ait olan bu çayır olduğuna karar verdiler.

Başkatip Cevat aracılığıyla konu, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'e götürüldü. Teklifi önce kabul etmeyen sultan daha sonra yıllığı 30 altın kira karşılığında Union Club ile 20 yıllık bir sözleşme yapılmasına karar verdi. 3.000 altına mal olan, çayırın tahta perdeyle çevrilmesi ve bir lokal inşaatı sonrasında saha, futbol karşılaşmalarını izleyen kışa kadar hazır hale getirildi.

Ancak futbola olan ilginin azlığı, kiranın karşılanamamasına neden oluyordu. Saha 1909 yılında bir yıllığına Fenerbahçe Kulübü'ne kiralandı. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine İngilizler düşman konumuna geçtiler. Dolayısıyla Union Club ile ilgilenmediler. Türk hissedarların da dağılması üzerine sahipsiz kalan Union Club'a, 1915 yılında Kara Kemal tarafindan el konuldu ve ismi İttihat Spor Kulübü olarak değiştirildi.

Basri Bay isimli bir kişinin işletmeciliğine bırakılan, yeni ismiyle İttihat Spor Sahası, İstanbul'un işgal devri ortalarına kadar tüm sportif faaliyetlerin yeri oldu. 1922 yılında sahanın işletmesi, Basri Bey'in vekili olan Emin Bey'e geçti. Bu kişi de bilinmeyen bir nedenle sahanın işletmesini, Ali Sami, Cevdet ve Tevfik Bey'lerden oluşan bir heyete bıraktı.

Taksim Stadı'nın inşaatı ile birlikte, kendi haline bırakılan saha, 1929 yılında Fenerbahçe tarafından kiralandı ve 25 Ekim 1929 tarihinde yapılan bir spor bayramı ile tekrar hizmete sunuldu. Aynı gün ismi Fenerbahçe Stadı olarak değiştirildi. Bu tarihten itibaren gelişmeler de başladı.

30 Eylül 1931 tarihinde yapılan inşaatla stadın dışarısıyla ilişkisi kesildi. Yapılan birçok değişiklik sonrasında 13 Mayıs 1932 tarihinde, Vali Muhittin Üstündağ'ın katıldığı törenle, Fenerbahçe Stadı'nın açılışı yapıldı. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Kuşdili'nde bulunan lokalinin yanması sonrasında, kiracısı olduğu stadı satın almaya karar vermesi, bugünlerde maraton tribününün yıkılmaya başlandığı ve kapasitesinin yakın bir gelecekte 62.000 kişiye çıkacağı modern stadyumun temel taşlarını oluşturmuştur. Ülkenin en önemli kulübü olan Fenerbahçe'nin yangın nedeniyle düştüğü bu kötü durum, devlet yöneticilerini de üzmüş ve onları Fenerbahçe'ye yardım etme konusunda ikna etmiştir.

Şükrü Saracoğlu'nun ve Kemal Onan'ın da üstün gayretleriyle, 36.000 metrekarelik bu alan ve içinde bulunan bina, 27 Mayıs 1933 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10 ayda ödenmek kaydıyla Fenerbahçe Spor Kulübü'nün malı oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe, Türkiye'de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. Bu gurur verici unvan aynı zamanda bazı sorumluluklar da getiriyordu beraberinde. Sorumluluklarının bilincinde olan Fenerbahçe, 14 Temmuz 1933 tarihinde yapılan bir eşya piyangosundan elde edilen 17.000 liralık geliri Fenerbahçe Stadı'na harcadı. Aynı yıl törenlerle yapılan açılışta, ikinci başkan Celal Bey şunları söylüyordu:

"Muhterem hanımefendiler, beyefendiler. Üç senedir yeni bir hamlede ve başarılmış yeni bir işle huzurunuza çıkıyoruz. Üç senelik dar ve kısa bir zamana sıkıştırılmış olan bu işler şunlardır; 25 senelik, canlı ve muvaffakiyetli bir hayatın hatıralarını taşıyan eski kulüp binası, kaderin hain ve kötü bir tamahına kurban olarak yandı. Simsiyah bir gecenin sabahı kendimizi simsiyah bir kömür yığını karşısında bulduk. Elimizde Fenerbahçe isminden başka hiç bir sey kalmamıştı. Yangından çok az zaman evvel fakir bir kiracı olarak girdiğimiz bugünkü Fenerbahçe Stadı'na elimizde kalan enkaz ile sığındık. Bu sene Fenerbahçe 26. yıl dönümünü kutlarken yeni ve büyük bir mazhariyete erdi.

Gazi hazretleri gençliğe ve Fenerbahçe'ye büyük ve kıymet biçilmez bir iltifatta bulundular. Heykellerinin Fenerbahçe Stadı'na dikilmesine müsaade ettiler. Bütün Fenerbahçeliler aczimizle, bu aczi mutlakla buna nasıl teşekkür edeceğimizi bilmiyoruz. Bu heykelle bu saha yıkılmaz ve dağılmaz bir kütle haline gelmiştir. Bu topluluk, bütünlük ve birlik aynı zamanda bütün memleketin bir sembolüdür de. Bu heykel burada azmin ve tesanütün ve disiplinin bir resmi olarak yükseliyor. Bu heykele bakanın kalbi temiz ve yeni bir hamle ile çarpar. Bu heykele bakan bozguncu ve serkeş olamaz bu heykele bakanın kalbi yenilmez ve yenilemez."

Amblem Tarihi

FENERBAHÇE AMBLEMİ TARİHİ:

Bugün yüzbinlerce göğsü süsleyen "Fenerbahçe Kulüp Rozeti" 1910 yılında, kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin "Penaltı Kralı" olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi, Tevfik Haccar (Tasçı) tarafından Almanya'da yapıldı.

Beş renkten oluşan rozette "Fenerbahçe Spor Kulübü 1907" yazısını taşıyan beyaz çerçeve; temizlik ve açık yürekliliğin, kırmızı; sevgi ve bağlılığın ifadesi olup bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan kalp şeklindeki sarı; Fenerbahçe'ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise, Fenerbahçeliliğin kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.

Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır:

"Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu. Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar. İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlar tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Almanya'da bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar'ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle tebdil olundu."

Fenerbahçe Tarihi

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Künyesi

Kuruluş Yılı: 1907
Kurulduğu Yer: Moda’da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.
Kurucuları: Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Hindli namıyla anılan Asaf Beşpınar Bey ve Enver Yetkiner.
İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Tarihçesi

Bir asırlık bir tarihe ulaşmak üzere olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kuruluşu 1907 yılına rastlar.

Kulübümüz, İstanbul'un Kadıköy semtinde, Nurizade Ziya Songülen, Şevkipaşazade Ayetullah ve Samipaşazade Necip Okaner tarafından, gizlice kurulur. Zira Padişah II. Abdülhamit'in baskı rejimi, Türk gençleri için, değil kulüp kurmak, İngiliz ailelerinin oynadıkları futbol bile yasaktır. Çünkü spor yapmak amacıyla da olsa, Türk gençlerinin bir araya gelmesi, rejim için çok sakıncalı görülmektedir. Kuruluş toplantısında, Nurizade Ziya Songülen Bey ilk başkan seçilirken, Şevkipaşazade Ayetullah Bey ilk genel sekreterlik, Samipaşazade Necip Okaner ise ilk genel kaptanlık görevlerini üstlenirler.

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kurucuları, amblem olarak adını aldıkları Fenerbahçe burnundaki fener, renk olarak da Fenerbahçe yarımadasındaki papatyaların sarı-beyazı seçerler. Kulüp logosu, 1910 yılında, futbol takımında sol açık oynamakta olan Topuz Hikmet tarafından çizilecek, renkleri ise sarı-laciverte çevrilecektir.

1908 Meşrutiyeti'nin ilanına kadar çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda kalır Fenerbahçe. Bu tarihten sonra yürürlüğe giren Cemiyetler Kanunu'yla tescil edilir ve başarıdan başarıya koşacak olan bir büyük camia, Türk sporundaki seçkin yerini alır.

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk futbol takımı, Asaf, Ziya Hasan, Sami, Ayetullah, Mazhar, Necip, Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan, Nevzat'tan kurulu kadrosuyla, 1909 yılı sonbaharında İstanbul ligine katılır. Ancak katıldığı ilk iki yıl boyunca varlık gösteremez. 1911-1912 sezonunda, Ali Said, Galip, Arif, İzzi, Hüseyin, Sabri, Hikmet, Said, Hasan Kamil, Nuri, Miço'dan kurulu takımıyla ilk şampiyonluğunu kazanır. Bu şampiyonluk büyük Fenerbahçe'nin şanlı tarihine yazılan ilk şampiyonluk olmasıyla önemli olduğu kadar, yenilmeden kazanılmış olmasıyla da önemlidir.